25 Ekim 2013 Cuma

Pembe Pijamalı Kız

Uzun zaman oldu, çooooook uzun zaman oldu. Yazamadım, elim gitmedi bir türlü bloğa, niye bilmiyorum; galiba insanın kafası çok meşgul olunca hiçbir şey düşünemiyor.

Kısaca özetlemek gerekirse; Hacettepe'den mezun oldum, DAAD-TEV bursunu kazanıp Erasmus yaptığım Hamburg Üniversitesi'ne geldim.

Bilen bilir içimde inanılmaz bir Hamburg aşkı var. Bir ara her ne kadar birkaç şehir arasında gidip gelmiş olsam da beni çok iyi tanıyanlar en başından beri Hamburg'u seçeceğimi söylüyorlardı. Tebrikler, haklı çıktınız =)

Bu kalbim kadar temiz yazıyı müthiş temizlikteki, şirin odamdan yazıyorum size. Müthiş temizlik dememin sebebi ise daha yeni temizlemiş olmam. İlk defa evde kalıyorum malum (Erasmusu saymaya gerek yok; yurtta haftada iki kere temizlik yapılıyordu, kaldığım diğer evdeyse manevi annem her şeyden sorumluydu) bu sayede bir evin 2-3 saat içinde bile nasıl berbat bir hale gelebildiğini görmüş oldum. Ha çözebildim mi? Tabi ki hayır. TOZ! Şu üç harf ve bir heceden oluşan kelime resmen ömrümü yiyor. 10 dakikada bir toz alsam yeterli olmayacakmış gibi resmen =(

İlk misafirlerimi ağırladım bile evimde. Her ne kadar oturma odamız olmasa da dünya tatlısı bir mutfağımız var ve ben o mutfakta, tek başıma olmadıkça, yemek yapmaya bayılıyorum. Enver Can Çilingir arkadaşımızın dediğinin aksine evden şu ana kadar sakat çıkmadı!

Tam Hamburg'a bir şeyler oldu; hava 20 derece ve güneş var yazacaktım ki yağmur yağmaya başladı. Merhaba Hamburg havası, özletmiştin kendini(!)

Camdan dışarı bakınca Hertz kulesini görmek ise büyük bir şey. Odamın manzarasına gel arkadaş! Evin yeri ise okula bir durak uzaklıkta ve bana kalırsa Hamburg'un en eğlenceli ve güzel semtinde (Schanze'de) yaşıyorum. Bu sefer Erasmustaki gibi zorluk çekmeyip aramalarımın ikinci gününde buldum evi. ENTERESAN değil mi?

Bu arada niye kimse beni: 'Master da nedir, kızım sıkılmadın mı okumaktan?!' diye uyarmadı. Ne biçim dersler alıyorum haberiniz var mı =( Dersin adı bile 2-3 satır sürüyor!

Şansıma hiçbir arkadaşım Hamburg'dan gitmemiş, hepsi ya mastera başlamışlar ya da lisansa devam ediyorlar.

Havaalanına indiğim an sanki buradan hiç gitmemişim gibi hissettim. Laura bile 1 senenin geçtiğine inanamadı. Her şey o kadar doğal geldi ki. Sadece eve giderken metroda limanı görünce bir heyecan kapladı içimi 'HAMBURG'DASIN YAAAAA!' diye çığlık attım içimden.

Galiba uzun bir süre Türkiye'ye gitmeyeceğim. Bu kadar Türkiye bana yetmiş sanki... Gelmek isteyen herkese kapım açıktır, böyl biline...

Bu arada ben bu sene sadece bir kez denize girdim biliyor musunuz =(

Ah bir de, dün The Wall'un filmini izlememiş biri ile tanıştım. OH MY GOD (Janice tarzında).
Gözlerinizden öperim ^^