23 Haziran 2016 Perşembe

"Ev"?

Aslında o kadar da zor olmayan hayatı zorlaştıran kişilerden ibaretiz bu günlerden. Başrol olarak da çevremde kendimi gösterebilirim. Üst üste gelen ufak şeyler sonucu yine kendime 1-2 haftayı zehir etmeyi başardım, bunların üstüne de hava -her zamanki gibi- yağmurlu olunca da kendime engel olamadım. "Saçmalama Elvin, salak salak davranma!" diyemedim.

Bugün uzun süre sonra ilk defa, hatta tam bir sene sonra ilk defa, hava bu kadar güzel olup 35 dereceyi bulunca kendimi sokaklara attım. Önce çok sevdiğim bir arkadaşım ile vedalaştım, hafif duygusallaştım. Sonra ise Kafkaokur'umu alıp Planten un Blomen'e gittim. Benim ihtiyacım olan buymuş; kendimi yine "evimde", geçen seneki Hamburg'da gibi hissettim. Asıl soru da kafama o ara takıldı zaten: Benim bir "evim" var mıydı? Üniversiteye başladığım zamandan bu yana biraz göçebe hayatı yaşadım her zaman. Ankara-Antalya arası mekik dokudum ama 2013, yani mezun olmam ile beraber benim için ev kavramı kalmadı. 2013 hayatımda çok şey değiştirdi, her şey bir kenara benden "evimi" aldı. Artık evsizim ve nereye gidersem gideyim bir evim yok, çünkü ailem yok. Galiba o aile kavramı gidince "ev" de gidiyor. Memleketim duruyor ama, geldiğim yer hala aynı. Sadece ait olduğum yeri bilemiyorum. Antalya değil, bundan eminim. Ne kadar özlesem de Antalya'ya kırgınım. Beni üzdüğü, beni hayal kırıklığına uğrattığı, bana eskisi gibi sahip çıkmadığı için aram bozuk Antalya ile. Hamburg son bir senedir ya da en azından son 7-8 aydır bunalım yerim. Burada mutlu olduğum günler eski evimden taşınmam ile son buldu gibi. Arkadaş çevrem yaprak dökümü gibi... Birer birer insanlar ile vedalaşıyor, onları başka yerlere gönderiyorum. Hamburg'u benim "evim" yapan şey arkadaşlarımmış meğer. Ailemin yerini alan insanlar...
Galiba "ev" kavramına en yakın yer şu an için İstanbul. Ailemin yarısının ve en önemli kısmının olduğu yer. Daireden içeri girdiğim, valizimi odama bıraktığım, ailemi kucakladığım an "eve" geldim diyebiliyorum kendime. Belki de bu yüzden İstanbul özlemi çekip oraya gitmek istiyorum. Çünkü sevdiğim insanlar oradayken orası benim için potansiyel bir yuva. o karmakarışık şehire ayak bastığım an modum değişiyor, saatlerce trafikte kalsam bile bir deniz gördüğüm an kendime geliyorum. Ne olursa olsun İstanbul beni şimdilik hiç üzmedi. Belki tam kavuşamadık diye, belki de ileride de üzmeyeceği için. Henüz bilemiyorum. Ama ne olursa olsun benim için Türkiye bu aralar sadece İstanbul'dan ibaret....