1 Kasım 2013 Cuma

Ölüm ve Keşkeler

Hayatımızda bazı zamanlar olur ve o zamanların çoğu keşkeler ile doludur. Keşke şunu yapsaydın, keşke bunu deseydim.

Bende ise "keşke zamanları" ölümlerle birlikte gelir hep. Ölümden daha ciddi bir şey var mıdır ki? Bir varken bir yoksun, sonrası koca bir boşluk, bilinmezlik.

Şu ana kadar yaptıklarımdan pişmanlık duyduğum oldu mu? Hatırlamıyorum. Benim pişmanlık duyduğum şeyler keşke yapsaydım dediklerim olmuştur hep. Pişman olacak bile olsam denemiş olurdum en azından.

Daha önce de yazmıştım:
- Keşke anneannemle daha çok zaman geçirseydim.
- Keşke dedemin hikayelerini dinleyebilseydim.
- Keşke büyükannemin pamuk ellerini daha çok öpebilseydim.
- Keşke Baha amcama yetişebilseydim.
- Keşke Şevket hocama resim yapışıma karışıyor diye kızmasaydım ve ondan daha çok şey öğrenebilseydim.
- Keşke Adnan amcamı görebilseydim.
- Keşke, sıkıntılarımı, bencil olmayı bir kenara bırakıp, Gülsen yengemi görmeye gitseydim.

Bugün sabah öğrendim vefat ettiğini Gülsen yengecim. Her ne kadar senelerdir görememiş olsam da telefondaki: "Eloşum seni çok özledim, canım benim." demeni hiç unutmayacağım. Çok ama çok üzülüyorum inan seni göremediğim için. Eminim huzur içinde olacaksın, Naci amcam ile birlikte.

Özellikteyken insan "ailesinden" uzaktayken (aile... aile nedir ki?) böyle haber alması çok daha zor oluyor. Birden kafasına dank ediyor insanın sevdiklerinin gidebileceği. Ya anneme bir şey olursa? Ya babama, ya da başka birine? Sonra her lanet olası iğrenç yaşanmışlıkları bir kenara atıp onlara sıkıca sarılıp, ne olursa olsun seni çok seviyorum demek istiyorsun. Yine de yapamıyorsun, sarılamıyorsun, affedemiyorsun. Sadece üzülüyorsun, birkaç damla yaş dökülüyor gözlerinden. Ve keşke diyeceğime yapsaydım demen bile yeterli olmuyor...

Yine de, ne olursa olsun, gerçekten çok seviyorum sizi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder