31 Ocak 2016 Pazar

2. Dünya Savaşı'ndan Kalan Bomba ve Bana Kazandır(ama)dıkları...

Perşembe günü öğlen 2 gibi falan, tam öğle molasında, arkadaşımın mesajı geldi: "Evinin orda İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir bomba bulunmuş, senin ev de tehlikeli bölgeye giriyor mu?" Amaaaaan eski bomba ne olacak sanki dedim. E tabi, Türkiye'den alıştık(!) artık. Gerçi ülkemizde bombaları önceden öğrenmemize imkan yok, ancak patlayınca haberimiz oluyor, Almanya bir garip bu konularda...

Aradan saatler geçti, işte espri konusu oldu: "İşten çıkınca eve gidebilecek miyim, yoksa bir evim bile olmayacak mı?" diye. Bir saat fazladan çalışmak zorunda kaldım çok yoğun olduğumuz için cafede. Neyse sonunda işten çıktım, metroya bindim, otobüs bekliyorum; gelmiyor... Bir şu internet sitesine tekrar bakayım dedim. Anaaa hala tehlikesiz hale getirilmemiş bomba. 19:10da yapılacaktır deniyor, yani en az bir saati var. Evimin olduğu yer tam sınırda kalmış, güvenli olarak gösteriliyor ama eve çıkan her yol kapalı. E nasıl gideceğiz edeceğiz diye düşünürken köşeden beyaz atlı prensim çıkıp :"Nerede oturuyorsun?" diye sordu. Şansa bakın ki aynı sokaktan çıktık, beraber gidelim derken peşimize iki kişi daha katıldı. Önce bir otobüse bindik, şöför uyarı bile yapmadan tamamen farklı bir istikamete sürmeye başladı otobüsü. Mecbur yine metro istasyonuna dönmemiz gerekti. Ordan yürüyelim bari dedik. Hayatımda Almanya'da bile hiçbir yeri bu kadar boş görmemiştim galiba. Tüm sokaklar kapalı, polis ve itfaiye araçları ile doluydu. Ben tabi fotoğraf çeke çeke ilerledim. Bir taraftan ağlıyorum yorgunluktan bir taraftan da dalga geçiyorum "ne abarttılar" diye. İş arkadaşlarım yazıyorlar "Elvin eve gidemezsen bize gel." diye. Dört kişilik grubumuzdan ilk fireyi aramızda yaşça büyük olan bir abla verdi ve arkadaşları ile bir barda buluşmak üzere randevulaştı. Elinde valiz olan kızın evi ile bizim sokak arasında iki sokak varmış. Kızı sokağına bıraktık, polis eve girmesine izin verdi. Biz sokağa geldik, hani 1-2 dakika ya geçmiş ya geçmemiştir. Polis: "Kusura bakmayın artık giremezsiniz" dedi. Nasıl yaaaa?! tepinmelerimizden sonra artık bombanın etkisiz hale getirilmesinin başladığını, o yüzden sokağa adım atamayacağımız söylendi. Bu arada biz sokağa giremezken evlerinde mis gibi oturan komşumlarımı hiç unutmayacağım. Onları evlerinden çıkartamıyorlarmış ama bizi sokağa da sokamıyorlarmışmışmış. Ne yapalım, ne edelim derken "e bari bir bira içelim." diye tipik bir Alman çözümüne başvurduk, beyaz atlı prensim ile.

Evin köşesinde olup da yüzlerine bakmadığım iki bar da tıklım tıklımdı tabi ki. Neyse girdik içeri, biralarımızı alıp dışarı çıktık. Prensimin adını daha önce öğrenmiştim zaten: Andi. Kendisi Spiegel'da teknoloji bölümünde yazarmış ve işin komiği yan apartmanımda yaşıyormuş. Ne zaman balkona çıksam adamın balkonunu görüyormuşum! Neyse biralarımız biterken polis abiler gelip bombanın etkisiz hale getirildiğini artık eve gidebileceğimizi söylediler. Eve kadar geldik, prensim balkonunu gösterdi, baya güldük, neyse en azından şimdi tanıştık diye gülüştük. Vedalaşırken sarıldık: "Zamanın olursa uğrarsın, bak artık nerede yaşadığımı da biliyorsun." denildi. Arada bir sessizlik oldu. VE KİMSE BİRBİRİNİN SOYADINI VEYA NUMARASINI ALMAK İÇN HAMLE YAPMADI! Yanyana olan iki ayrı apartmana girildi...

Anca eve girince yaptığım salaklığı farkettim. Ki daha önce de başıma gelmişti bu, bilen bilir =) Bu sefer Andi'yi Facebook'tan bulamadım. Ben de -burda canım arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim- aşağıya inip yan apartmanın zillerine baktım. Soyadlarını öğrenip yine baktım; yok, Andi'nin Facebook'u yok. Adam yanıbaşımda ama ben ona ulaşamıyorum. Herhalde yarın camına taş atıp "Selam beni hatırladın mı? Bombadan kurtardığın o Türk kızı bendim." diyeceğim... Ya da bir ömür boyu çocuğun beni bulabilmesini, hiç olmadı hatırlanması zor olan ismimi hatırlaması için dua edeceğim.

250 kiloluk, en az 70 küsür senelik bomba bile bazen işime yarayamıyor işte, hayat...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder