22 Ocak 2014 Çarşamba

Sonu Başından Belli Olan "Şeyler" ve Tepkilerimiz

Bilirsin, az zaman vardır, bir şey olacağı yoktur veya geleceği yoktur diyelim. Ama merakına yenik düşer ve bir şeylere başlamak istersin. Sonra da "Amaaaaan nolabilir ki?" dersin. Gittikçe daha çok hoşuna gitmeye başlar karşıdaki kişi, zamanının çoğunu onunla geçirirsin. Sonun ne zaman olduğunu bile bile. Sonra da ya bağlanırsın ya da sever veya aşık olursun.

Neredeyse herkesin başına gelmiştir bu. Ya mesafeler ya da karşıdaki kişi yüzünden yürümeyeceğini bilip yine de denemek istemişsinizdir. Çevremde o kadar çok insan var ki, zamanında bunu yaşamış olan. Merak ettiğim bir şey var: Bunu kendimize niye yapıyoruz?! Acı çekmeyi mi seviyoruz? Ya da yalnız olmaktansa hayatımda biri mi olsa diyoruz? Peki o "geçici biri" hayatımızda olmasa, kalıcı insanlar bulabilir miyiz acaba? Sevgi veya aşk olmadan bir ilişki olur mu? Cinsellikten bahsetmiyorum burada, yanlış anlaşılmasın. Arkadaşça vakit geçirilip yine de eğlenilemez mi? Madem geçici bir şey bu daha iyi olmaz mı? Kendimize ne kadar sınırlar koyabiliyoruz veya koymak istiyor muyuz? Yoksa sonuna kadar gittiğimizde bizi ne bekliyor, esas onu mu merak ediyoruz? Zamanla hayatınıza geçici girmiş kişiyi severseniz ne olur peki? 

Ben duyguları ile çok hareket etmiş ve yaralanmış bir insan olarak, artık mantığımı kullanmak istiyorum. İlişkide sınır belirlemek çok zor değil, esas zor olan insanın kendi kafasındaki sınırları belirlemesi. Nerede kendine dur demesi gerektiğini bilmesi... Peki, "Dur bakalım, ben bu adamı sevmeye başladım, olmaz böyle şey; hemen durmam lazım." deyip gerçekten de kendini durdurabilen var mı? Yoksa gerçekten de kendimize laf anlatamıyor muyuz? Kendi içimizde verdiğimiz savaştan dolayı da karşımızdaki insana öfkeleniyoruz. Ne yapabilir ki o aslında? Asıl kızdığımız kişi kendimiziz. Ya itiraf etmekten korktuğumuz için ya da görmezden gelerek daha rahat edeceğimizi düşündüğümüz için kendimize olan öfkemizi, sinirimizi ve hayal kırıklığını, en yakınımızdan çıkartıyoruz. Bu sadece partnerimize olan bir şey değil. Anne, babamız ve arkadaşlarımıza da sık sık yaptığımız bir şey. Peki bunu yaparak, zaten kısıtlı olan vakti, en çok da kendimize zehir etmiş olmuyor muyuz? Gerçekten kendimizi akışına bırakabilir miyiz? Üzüleceğimizi bile bile bazı şeyleri yaşayabilir miyiz? Ya da "Hayır, ben daha fazla üzülemem." deyip güzel şeylerin içine etmeyi mi tercih ederiz? Niye kendimizi, kısıtlı olsa bile, güzel olan bir şeyi yaşamaktan alıkoyarız? Ne zamana kadar kalbimizi pamuklara sarıp saklayabiliriz? Bunu yaptığımızda yaşamış olabilir miyiz peki?

En iyisi kendimizle hesaplaşmak olsa gerek. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder